Son zamanlarda açıklanan tüketici fiyat endeksi (CPI) verileri, enflasyonun ılımlı olduğunu gösteriyor gibi görünse de, bu durum genel halkın karşılaştığı gerçek ekonomik baskıları gizleyebilir. Aslında, 2020 yılının Şubat ayından bu yana, günlük yaşamla yakından ilişkili birçok alanda önemli fiyat artışları meydana geldi.
Market fiyatları %29'un üzerinde arttı, dışarıda yemek yeme maliyetleri %33'ün üzerinde yükseldi, ulaşım hizmetleri ücretleri %36'nın üzerinde fırladı ve genel gıda fiyatlarının artışı %30'u aştı. Bu veriler, sıradan insanların günlük yaşamlarında gerçek anlamda hissettikleri enflasyon baskısını yansıtmaktadır ve resmi Tüketici Fiyat Endeksi (CPI) verilerinin sunduğu ılımlı durumu çok aşmaktadır.
Dikkate değer olan, CPI yıllık oranının sanki 'bir yıl artış, bir yıl düşüş' döngüsel tersine dönüş modeli sergilediğidir. Ek vergiler gibi politikalar, CPI'nın kısa vadede hızlı bir şekilde artmasına neden olabilir, ancak baz etkisi nedeniyle, 12 ay sonra yıllık veriler genellikle belirgin bir düşüş gösterir. Bu kurala göre, 2026 Mayıs'tan itibaren CPI yıllık oranının bir düşüş kanalına girmesi beklenmektedir.
Ancak, potansiyel deflasyon riskine karşı da dikkatli olmalıyız. Eğer Tüketici Fiyat Endeksi (CPI) sürekli düşer ve aynı zamanda istihdam verileri de kötüleşmeye başlarsa, ekonomi 'miktar ve fiyatların birlikte düşmesi' şeklinde bir durgunluk riskiyle karşılaşabilir. Tarihsel deneyimler, CPI ile istihdam verileri ters bir hareket gösterdiğinde, genellikle ekonomik durgunluğun habercisi olduğunu göstermektedir.
Bu nedenle, ekonomik verileri yorumlarken yalnızca CPI'nin tek aylık verilerine odaklanmamalı, her 12 ayda bir 'tersine dönüş penceresine' dikkat etmeliyiz; böylece piyasa trendlerini ve ekonomik dönüm noktalarını daha iyi tahmin edebiliriz. Yaşam maliyetinin gerçeği genellikle bu ekonomik döngülerde gizlidir ve bunu daha derinlemesine, kapsamlı bir şekilde analiz etmemiz ve anlamamız gerekir.
View Original
This page may contain third-party content, which is provided for information purposes only (not representations/warranties) and should not be considered as an endorsement of its views by Gate, nor as financial or professional advice. See Disclaimer for details.
Son zamanlarda açıklanan tüketici fiyat endeksi (CPI) verileri, enflasyonun ılımlı olduğunu gösteriyor gibi görünse de, bu durum genel halkın karşılaştığı gerçek ekonomik baskıları gizleyebilir. Aslında, 2020 yılının Şubat ayından bu yana, günlük yaşamla yakından ilişkili birçok alanda önemli fiyat artışları meydana geldi.
Market fiyatları %29'un üzerinde arttı, dışarıda yemek yeme maliyetleri %33'ün üzerinde yükseldi, ulaşım hizmetleri ücretleri %36'nın üzerinde fırladı ve genel gıda fiyatlarının artışı %30'u aştı. Bu veriler, sıradan insanların günlük yaşamlarında gerçek anlamda hissettikleri enflasyon baskısını yansıtmaktadır ve resmi Tüketici Fiyat Endeksi (CPI) verilerinin sunduğu ılımlı durumu çok aşmaktadır.
Dikkate değer olan, CPI yıllık oranının sanki 'bir yıl artış, bir yıl düşüş' döngüsel tersine dönüş modeli sergilediğidir. Ek vergiler gibi politikalar, CPI'nın kısa vadede hızlı bir şekilde artmasına neden olabilir, ancak baz etkisi nedeniyle, 12 ay sonra yıllık veriler genellikle belirgin bir düşüş gösterir. Bu kurala göre, 2026 Mayıs'tan itibaren CPI yıllık oranının bir düşüş kanalına girmesi beklenmektedir.
Ancak, potansiyel deflasyon riskine karşı da dikkatli olmalıyız. Eğer Tüketici Fiyat Endeksi (CPI) sürekli düşer ve aynı zamanda istihdam verileri de kötüleşmeye başlarsa, ekonomi 'miktar ve fiyatların birlikte düşmesi' şeklinde bir durgunluk riskiyle karşılaşabilir. Tarihsel deneyimler, CPI ile istihdam verileri ters bir hareket gösterdiğinde, genellikle ekonomik durgunluğun habercisi olduğunu göstermektedir.
Bu nedenle, ekonomik verileri yorumlarken yalnızca CPI'nin tek aylık verilerine odaklanmamalı, her 12 ayda bir 'tersine dönüş penceresine' dikkat etmeliyiz; böylece piyasa trendlerini ve ekonomik dönüm noktalarını daha iyi tahmin edebiliriz. Yaşam maliyetinin gerçeği genellikle bu ekonomik döngülerde gizlidir ve bunu daha derinlemesine, kapsamlı bir şekilde analiz etmemiz ve anlamamız gerekir.